“Kurumlarda çalışanların etik davranışlarını etkileyen faktörlerden biri de başarının kurum içinde nasıl konumlandırıldığıdır.Başarı çalışanların hedefleri, görevleri ve sorumluluklarını nasıl yerine getirdiği ile ilgili bir durumdur.”
Bir kurumun başarıya ulaşabilmesi için çalışanlara hedef göstermesi ve bunları belirmesi büyük öneme sahip olsa da sadece hedeflere odaklanma etik problemleri de meydana getirebilir.
Yönetim ve Liderlik hedeflerin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği konusunda cevaplar aramakta iken etik liderlik ve yönetim ise doğru belirlenmiş hedeflere etik olarak nasıl ulaşabileceği sorusunu da cevaplandırmalıdır.
Birçok araştırma hedefleri açıkça belirlemenin ve mantıklı, özel ve ölçülebilir hedefler koyabilmenin çalışanların çabaları, sebatları ve başarıları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir.
Fakat bir hedef için gösterilen çabanın arkasında gizli bir tehlike de bulunur. “Tünel görüşü” diye nitelendirebileceğimiz bu durum “çevresel olarak görmenin kaybolup görüşün sadece merkezi bölge ile kısıtlanması olarak adlandırabilir”. Bir diğer deyişle hedefe doğru giderken “at gözlüğü ile bakmak” olarak da nitelendirebileceğimiz bu durum hedefe odaklanmanın sabit fikir hale gelmesi ve diğer önemli şeyleri (buna iş etiği de dahildir) fark edilmemesidir. Sadece tünelin sonundaki ışığa odaklanmak ve diğer her yeri karanlık olarak görmek görüş alanını daraltır ve kişiyi o tek amaca bağımlı hale getirir.
İş dünyasında Enron’un büyük batışı bu tür bir “at gözlüğü” takmanın zararlarını hepimize ders verecek niteliktedir. Enron’un gösterilen hedeflere ulaşacak çalışanlarına yüksek primler vermesi, çalışanların sadece prim hedeflerine odaklanmasına ve uzun vadede karlı veya etik olmasına bakmadan iş yapmalarına sebep olmuştu.
Diğer bir örnek olarak ise Ford Pinto’nun 1970 yılında yaşadığı skandal verilebilir. Ford Şirketi 2000 Dolar’dan az maliyetli olacak bir otomobili piyasaya sürmeyi kendine amaç olarak belirlemişti. Fakat hedefe öyle kilitlenildi ki böyle bir maliyete ulaşmak için güvenlik testleri ihmal edildi ve böylelikle arabada meydana gelmesi muhtemel bir kaza riski gözden kaçmış oldu. Bu “tünel görüşü” bir trajedi ile sonuçlandı. Toplamda 53 kişi bu hata yüzünden meydana gelen kazalarda hayatını kaybetti.
Yine bu konuda yapılan bir araştırma bize bu tür bir körlüğün nelere yol açabileceğini gösterebilir. Daniel Simons ve Christopher Chabris’in yaptıkları bir sosyal deneyde katılımcılara birbirine basketbol topu ile pas veren bir grup izlettirilir ve oyuncuların birbirlerine kaç defa pas verdiklerini saymaları istenir. Fakat izletilen maçta gözden kaçması imkansız bir olay meydana gelir. Goril elbisesi giymiş bir kadın sahaya girer ve göğüslerini yumruklar. Böyle bir olay kolay gözden kaçmaz diyebiliriz fakat sonuç oldukça şaşırtıcıdır. Katılımcıların sadece yarısı goril kılığındaki kadını fark etmiş diğerleri ise hedefe saplandıkları için görememişlerdir. Simons ve Chabris bu olguya “istem dışı körlük” ismini vermişlerdir.
Tünel görüşüne saplanmak etik risklerin çoğalması açısından her zaman bir tehlike olabilir ama kurumlarda ana hedef yanında diğer hedef ve faydalar arasındaki bağları göstermek için yapılacak çalışmalar bu riskleri azaltabilir. Mesela hedefin yanında da yer alan tali amaçlar nelerdir? Bir hedefe ulaşırken kullanılan yolların en az o hedefe ulaşmak kadar önemli olduğunun üstüne basa basa belirtilmesi gerekir.
Bir kurum için hedefleri doğru olarak belirlemek ve onları yine doğru bir içeriğe oturtmak gerçekten çok zor olabilir. İşte bu zorlukları aşmak için etik yönetim ve liderlik hayati bir rol oynamaktadır.
İş Etiği sürdürülebilir uzun vadeli başarının en önemli anahtarıdır onu kısa vadeli hedef saplantıları ile göz ardı etmek kurumların düşebileceği en büyük hatalardan biridir.
Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.