“Bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler. Gerçekten de, elinde önemli yetkiler ve sosyal statüsü nedeniyle büyük bir güven halesi olan beyaz yakalıların işlediği suçlar, diğerlerinin çok üzerinde bir etkiye sahip olabiliyor. Ortaya çıkarması ve temizlenmesi de bir o kadar güç oluyor…” Av. Altuğ ÖZGÜN
Beyaz yaka tabiri şirkette üst düzeyde çalışan ve zihin emeği ile maaşa hak kazanan şirket yöneticileri ve memurları için kullanılırken, mavi yaka, şirkette genelde üretim tarafında çalışan ve beden emeği ile maaş hakeden işçiler için kullanılmaktadır. Beyaz yaka suçları dediğimizde de klasik anlamda suçlu psikolojisinden ayrılan ve ezber bozan bir suç tipinden söz etmiş oluyoruz. Zira toplumda suçlu konumunda olan kişilerin genelde alt seviyelerde yaşayan suça itilmiş bireyler olduğu yönünde bir genelleme hakim; beyaz yaka suçlarında ise iyi eğitimli, şirketlerde üst seviyelerde çalışan ve itibar gören kişilerin kalkıştıkları suçlar kastediliyor.
Uluslararası literatürde “whitecollar crimes” olarak kullanılan kavram, ilk kez 1939 yılında Amerikalı sosyolog Edwin H. Sutherland’ın “Beyaz yaka Suçluları” (The WhiteCollar Criminal) başlıklı açılış konuşmasında kullanılmış. Sutherland, beyaz yaka suçunu; vali, kaymakam, doktor, hâkim, müdür, komutan gibi üst düzey bürokrat ve profesyonellerin ve iş adamlarının, kişisel menfaat elde etmek için meslek ve makamın sunduğu olanakları ve güveni kullanarak işledikleri suçları nitelemek için kullanmıştır. Bu bağlamda beyaz yaka suçunu en geniş anlamda, “Suçun yüksek sosyal itibara sahip saygın bir kişi tarafından mesleği çerçevesinde ve kendine gösterilen güvenin ihlal edilmesi altında işlenmesi” şeklinde tanımlamıştır. Günümüzde beyaz yaka suçları Sutherland’in tanımının gelişmiş versiyonu olarak, şirketlerde CEO, CFO, Direktörler gibi üst düzey yöneticilerin ve kilit konumda çalışan memurların işledikleri suçları ifade etmektedir.
BEYAZ YAKALAR NEDEN KİRLENİR?
Beyaz yaka suçlarının nedenlerinin başında, şirkette yerleşmemiş etik ve uyum kültürü gelir. Bununla beraber kişisel hırs ve gevşek kontrol mekanizmaları da bu suçun işlenmesine zemin oluşturur. Suç failinin uzun yıllar aynı şirkette/aynı kilit görevde çalışması, şirkete duyulan güven ve çalışan adalet duygusunun zayıf olması, satış ve satın alma gibi yüksek montanlı ticari ilişkilerin döndüğü alanlarda çıkan kişisel fırsatlar bu suçun işlenmesinde çalışanlara motivasyon sağlar.
Şirketin kontrol mekanizmaları muhasebe ve risk kontrolleri (görevlerin ayrılması ve denetleme yollarının yaratılması), somut veri girişlerinin kontrolleri ve yönetim kontrollerinden (ceza ve ödüllendirme sistemi), şirket içi şikâyet hattı ve raporlamalardan oluşur. Beyaz yaka suçları, şirket yönetiminin her zaman güncel bilgilerden ve suistimal yöntemlerinden haberdar olarak ve kendini koruma yöntemlerini uygulaması suretiyle engellenebilir. Örneğin, hiçbir zaman tatile çıkmayan, sahip oldukları koşulların (maaş vb. yan haklar) üstünde yaşam tarzı sürdüren veya tutarsız ruh hallerine girip çıkan çalışanlar bu konuda şüphe yaratır. Suçu işleyen kişinin psikolojisi kendi kendine yaptığı suistimalin asla suç olduğunu inkâr etmeyen, şirketin bunu hak ettiğine inanan, emekleri karşılığı olarak şirketle ödeştiğini düşünen veya sadece yaptığı uygunsuzluk ile şirketten ödünç aldığını (aslında kanuna aykırı hareket etmediğini), dolayısıyla yaptığı işlemi meşrulaştırmaya dönük bir psikolojiyi yansıtır. Bu psikoloji iyi sunum teknikleri ve beden dili eğitimi almış bir üst düzey yönetici becerileri ile birleştiğinde, aslında sıradan suçlulardan çok daha kompleks düşünebilecek ve zorlu sorgulama tekniklerine dayanıklı bir suçlu profili ortaya koyar.
BİR BEYAZ YAKA SUÇU OLARAK RÜŞVET
Özellikle beyaz yakalı çalışanların rüşvet veya (bizim kültürümüzde bahşiş adı altında geçen) kolaylaştırıcı ödeme yöntemlerini kullanarak satış ve benzeri iş hedeflerine ulaşmasına çok sık rastlanmakta ve bu durum şirketleri ağır ceza ve itibar kaybı süreçlerine sürüklemektedir.
Uluslararası etik ve uyum yönetiminin temelinde yer alan yolsuzluk yapmama kavramının merkezinde rüşvetin engellenmesi vardır. Rüşvetin dünya ekonomisine zararı 2016 itibariyle yaklaşık 2 trilyon dolar olarak hesaplanmaktadır. Rüşvet alma ve verme suçları konusundaki uluslararası skandalların 20 yüzyıl sonlarında gitgide artması ile bazı devletlerin bu suçları uluslararası etki doğuran (extraterritorial) yasalar ile düzenlemesine neden olmuştur.
Bunlardan başlıcası ABD Rüşvetin Önlenmesi ve Yabancı Ülkelerde Yolsuzluk Uygulamaları Yasasıdır (FCPA-1977). Bu kanun ABD makamlarının; ABD harici bir devletin memurları ve devlet dairelerinde çalışanlar, siyasi partisi,
ÖZELLİKLE BEYAZ YAKALI ÇALIŞANLARIN RÜŞVET VEYA (BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE BAHŞİŞ ADI ALTINDA GEÇEN) KOLAYLAŞTIRICI ÖDEME YÖNTEMLERİNİ KULLANARAK SATIŞ VE BENZERİ İŞ HEDEFLERİNE ULAŞMASINA ÇOK SIK RASTLANMAKTA VE BU DURUM ŞİRKETLERİ AĞIR CEZA VE İTİBAR KAYBI SÜREÇLERİNE SÜRÜKLEMEKTEDİR.
siyasi parti yetkilisi veya adayı, uluslararası örgütler veya bu örgütlerin yöneticilerine dünyanın herhangi bir yerinde ABD ile ilişkili bir şirket adına rüşvete ilişkin ceza vermesine imkan tanımaktadır. Bu cezalar şahıslar için, 20 yıla kadar hapis ve 5 milyon Dolara kadar para cezası ve şirketler için, 25 milyon Dolara kadar para cezasına ulaşabilmektedir. Bunu düzenlemeyi 33 yıl sonra bir adım ileri götüren Birleşik Krallık Rüşvet
Yasası (UKBA) (2010): Yabancı kamu görevlileri ile beraber özel kişilerin kamu görevlilerine menfaat sağlamasını ve Özel kişilerin özel kişilere menfaat sağlamasını rüşvet suçu olarak değerlendirmektedir.
Nihayet bu konuda kabul edilen en sert yasa olan Brezilya Temiz Şirket Yasası’nda (2014) FCPA’deki kolaylaştırıcı ödeme istisnasını kabul etmediği gibi, UKBA’deki “yeterli nitelikteki rüşvet önleme prosedürlerini de bir savunma aracı olarak kabul etmemektedir. İlgili yasaya göre şirketler, k
endi rızalarına aykırı gerçekleşmiş olsa bile, çalışanlarının kendi adına yaptıkları her türlü hareketten sorumlu kabul edilmiştir. Şirketlerin alabilecekleri ceza tutarının, bir önceki yılın brüt gelirinin %20’sine ya da rüşvetle elde edilen gelirin 3 katına kadar çıkabileceği düzenlenmiş olup; savcıya şirketin yasa dışı bir amacı olduğunu kanıtlama yükümlülüğü olmadan şirketin lağvedilmesi talep etme yetkisi verilmiştir.
Türk hukukuna baktığımızda rüşvet ve diğer beyaz yaka suçları ile ilgili ayrı bir düzenleme olmadığını ve genel kanunlarda bu suçlara yer verildiğini görmekteyiz. Türk Ceza Kanunu anlamında rüşvet suçu, “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanması”, olarak tanımlanmış olup failin dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununda tüzel kişilerin cezai sorumluluğu ilkesi kabul edilmediğinden şirket adına işlenen rüşvet suçunda şirket adına ceza değil güvenlik tedbirleri uygulanması aynı kanunda düzenlenmiştir.
TÜRK HUKUKUNDA ŞİRKETİN HAREKET İMKANLARI
Öncelikle beyaz yaka suçları Türk Ceza Kanunu ve benzer kanunlarda suç olarak düzenlendiği için suçtan zarar gören şirket, fail hakkında suç duyurusunda bulunabilir. Bu yolla hem failin ceza davasında yargılanması sağlanacak hem de suç nedeniyle elde edilen haksız kazanç da müsadere edilebilecektir.
Beyaz yaka suçları en temel anlamda çalışan ve işveren arasında güven ilişkisini zedelediğinden İş Hukuku’mu
zda meri olan feshin son çare olma ilkesi bu durumda uygulanmayacaktır. Beyaz yaka suçuna neden olan eylem sebebiyle iş ilişkisine devam etme işverenden beklenemeyeceğinden İş Kanunu madde 25’de düzenlenen, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri nedeniyle işveren şirket beyaz yaka suçu işleyen çalışanının iş akdini haklı nedenle ve tazminatsız feshedebilecektir. Burada yerleşik yargıtay kararlarında da yer verildiği üzere, işverenin suç teşkil edebilecek eylemi suç duyurusuna konu etmemesi, eylemin varlığını ortadan kaldırmamaktadır ve yapılan fesih haklı nedenle fesih sayılmaktadır.
Bununla beraber son yıllarda Alman hukuk sisteminde hukukumuza entegre olan “Şüphe Feshi” kavramına göre, iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni yıkmaya elverişli, objektif olay ve vakıalara dayanan güçlü bir şüphenin mevcut olmalı ve işverenin bu olayın aydınlanmasına yönelik kendisinden beklenebilecek bütün çabaları göstermelidir. Yargıtay bu koşulları içeren ola
larda, işveren tarafından yapılan feshi, haklı nedenle derhal fesih olarak değil, ancak “işçinin yeterliliğinden kaynaklanan geçerli sebebe dayanan fesih” olarak kabul etmektedir ve işverene açılabilecek işe iade davalarının da önünü kapatmaktadır. Özellikle şirket içi soruşturmalarda şirketin olayın aydınlanması için tüm çabayı gösterdiği ancak yeterli delil elde edemediği kuvvetli şüphe durumlarında bu fesih yolu uygulanabilecektir.
Nihayet Türk Ticaret Kanunu’da şirket yöneticilerinin ve müdürlerinin şirketi zarara uğratan işlemlerine karşı şirket ortaklarının da zararın tazminine yönelik dava açabileceğini düzenlemiştir. Bu kapsamda yaptıkları usulsüz işlem için şirketi zarara uğratan (şirketin marka değerini düşüren, ağır cezalar ödemesine yol açan vb.) müdür ve yöneticilerden ayrıca tazminat istenebilecektir.
BEYAZ YAKA SUÇLULARININ ÖZELLİKLERİ
Fail şiddet kullanmaz. Failin eyleminin amacı maddi fayda kazanmaktır.
Fail suçu işlerken mesleki konumunu ve ünvanını kullanır. Fail, şirketlerde ve kamu kurumlarında teknik, gizli ve işin yapılmasına dair yöntem bilgisine (know how) haiz bir çalışandır.
Fail sosyal saygınlığa, iyi eğitime ve yüksek sosyal statüye sahiptir.
Fail teknolojiyi ve iş çevresini (network) çok iyi kullanır, hırslıdır ve kariyerinde kolay yükselmek isteyen bir eğilimdedir.
PEKİ ÇÖZÜM NE?
Şirket içinde beyaz yaka suçlarına konu olabilecek usulsüzlükler, çoğunlukla yapılan denetimlerde veya şirket içi ihbar yönetimi ile farkedilir. Daha çok kurumsal ve uluslararası şirketlerde rastlanan şirket içi ihbar hatları yoluyla bilgi uçuran (whistleblower) çalışanlar şirket içi usulsüzlükleri (kimliklerini saklama imkanı da tanıyan) mail, telefon gibi yöntemlerle bildirip iç soruşturma sürecini başlatırlar.
Ancak şirket içinde beyaz yakaya konu olabilecek usulsüzlük tespiti ve neticelendirilmesi genelde çeşitli problemler ve belirsizlikler getirebilir. Bazı şirket ve ülke kültürlerinde üst derece statülü meslekler genellikle kendi kendini düzenleyen bir özelliğe sahiptirler ve yanlış yapanların cezalandırılmasından ziyade sessizlik ve suistimalciyi koruma kuralları egemen olabilir. Mesleki dernek etik ya da disiplin kurullarının mensuplarına verdikleri cezalar, uzaklaştırma kınama geçici ya da sürekli olarak lisans ve üyeliğin iptali gibi hususları içerebilir. Geleneksel ceza ve idare hukuku da bu tür suçlara yönelik özel usul ve cezai hükümler öngörebilmektedir. Buna rağmen birçok şirket medyada yer alabilecek skandal ve şikâyetlerden kaçınmak için usülsüzlük yapan çalışanlarının sadece istifasını istemekle hatta çalışanlara anlaşma (ikale) yoluyla ayrılmayı önermekte ve olayın büyümesini engellemekle yetinmektedir. Ceza yargılamasının uzun sürmesi, şirketin ticari sır sayılacak bilgilerinin dava dosyalarında yer alması gibi haller şirketleri bu konuda sessiz kalmaya itebilir. Hâlbuki beyaz yaka suçları en az diğer suçlar kadar ciddi olup kurumun adalet duygusuna zarar veren, şirketin diğer çalışanlarını ve toplumu etkileyen suçlardır.
Global uyum politikaları çok sıkı olan uluslararası şirketlerde bile engellenemeyen beyaz yaka suçları, kariyerinde hızlı yükselmek isteyen çalışanlar için çoğu zaman kullanılan kısa bir yol olmakta ve çalışanlar kişisel çıkarlar elde ederken şirketleri telafisi mümkün olmayan risklere sürüklemektedirler. Şirketlerin kendilerini korumak için, suistimal yapıp şirketi maddi ve manevi (itibar kaybı) zarara uğratan çalışanlara karşı savunma mekanizmaları geliştirmesi zaruridir.
Öncelikle tespiti zor ve teknik hususlar ihtiva eden beyaz yaka suçlarının engellenmesi amacıyla, şirketler daha mülakat aşamasında, çalışanların etik değerlerini ölçmek amacıyla adayları test etmeli ve etik sorular mülakatın vazgeçilmez bir unsuru olmalıdır. Çalışan hakkında yapılacak etik çalışmaya dair referans kontrolü de işe alma esnasında etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
Bununla beraber şirket içinde beyaz yaka suçlarını asgari seviyeye indirecek olan şirket içi etik kültürün oluşması için üst yönetim desteği (tone at the top) ile usulsüzlüklere karşı sıfır tolerans politikasının benimsenmesi hayati önem taşımaktadır. Bu etik ve uyum programı kapsamında, sürekli eğitimler, ceza & ödül sistemleri, şirkette yapılacak kapsamlı risk analizi, kilit rol oynayan kişiler ve süreçlerin belirlenmesi ve denetim & kontrollerin etkin kullanılması, çalışanların takip ettikleri süreçlerle ilgili sorumlu tutulması, iç şikayet ve disiplin süreçlerinin etkin uygulanması yöntemleri ile şirket içi etik kültürün oluşması sağlanacaktır. Şirket üst yönetiminin, çalışanların uygunsuz eylemlerinin sonuçlarını anladığından emin olması, şirketin uygunsuz davranışlara ve beyaz yaka suçlarına karşı duruşunun açık, net ve somut olarak belirtilmesi, çalışanların uyum ve hukuka aykırı davranışlarının derhal raporlanmasının teşvik edilmesi, çalışanlara şirket ilkelerini benimsetmek, onların şirkete olan aidiyetlerini artırmak, sadakatlerini korumak ve iyi bir kurumsal sorumluluk yaratmak için gereklidir.
Av. Altuğ Özgün / Sandoz Türkiye Hukuk ve Uyum Müdürü
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Altuğ Özgün, aynı üniversitede devam ettiği Avrupa Birliği Hukuku yüksek lisansının ardından, mesleğine Özgün hukuk bürosunda avukat olarak başlamıştır. Daha sonra, sırasıyla Eastpharma/Deva Holding ve Beckman Coulter’da hukuk ve uyum yöneticisi olan Altuğ Özgün, Ocak 2014’den beri TEID üyesi Sandoz Türkiye’nin Hukuk ve Uyum Müdürü olarak çalışmaktadır.
Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.